Patnos Rehberim Patnos BAL

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 962

Cananı Seversen Kıyma Cana

           İslam dini, insanı yaratılanların en değerlisi ve üstünü, insan hayatının  korunmasınıda  dinin temel amaçlarından biri saymıştır. Kur’an’da haksız yere bir cana kıyanın bütün insanları öldürmüş gibi ağır bir suç işlediği,bir insanın hayatını kurtarmanın da bütün insanlara hayat verme  gibi yüce ve değerli bir davranış olduğu ifade edilir ( el-maide 5/32). Bunun içinde islam’da adam  öldürme (cinayet) büyük günahlardan birini teşkil eder. Haksız yere ve kasten mümin bir kimseyi öldürenin, -yakınlarının talebine bağlı olarak –dünyada kısasen öldürüleceği (el-bakara 2/178; el-isra 17/33), ahrette de ebedi cehennem  azabıyla cezalandırlacağı , Allah’ın gazap ve lanetine uğrayacağı bildirilmiştir (en-Nisa 4/93).

                Veda hacında Hz. Peygamber bütün Müslümanlara hitaben , ‘ Bu gün, bu ay ve bu belde nasıl kutsal ve masun ise, canlarınız, mallarınız  ve ırzlarınız da  öylesine masundur  ( toplumun sorumluluğu  ve hukukun  güvencesi altındadır)’ buyurarak  insanın yaşama hakının dokunmazlığını belirtmiştir. Bir başka hadiste de ‘ yedi helak edici şeyden sakınınız. Bunlardan biri de , haklı durumlar müstesna, Allah’ın  haram kıldığı bir cana kıymaktır’ buyurmuştur.

           Bir hadiste ölüm cezası sınırlandırılmış, üç suçlu için için ölüm cezası verilebileceği belirtilmiştir. Bunlarda irtitad, evlinin zinası ve kasten adam öldürmedir ( Ebü Davud , Hudüt’1). Hz peygamber’in  bu açıklaması , insan hayatını korumanın dinde ne kadar önemli görüldüğünü  ifade etmesi yönüyle dikkat çekicidir. Bu yüzdendir ki, İslam hukukçuları  arasında, bu ağır suçlardan birini işlemediği sürece  eşkıyaya, suçlu ve isyankara, hilekar ve hırsıza ölüm cezasının uygulamasının doğru olmayacağı, devlet başkanına veya kanun koyucuya bu yönde bir taktir hakkı vermenin yanlış olacağı görüşü ağırlık kazanmıştır. İnsan hayatın dokunmazlığı böyle bir sınırlamayı gerekli kılmaktadır. İslam’ın kasten adam öldüren kimseye kısas cezasını öngörmesi de yine insan hayatına verdiği değerle açıklanır.

                İslam dininde, savaş halinde bile Müslüman savaşçıların  düşmanı öldürme hakkı çok sınırlı tutulmuş, kadın,çocuk,din adamı , yaşlı kimseler gibi savaşa bilfiil katılmayanların  öldürülmesi yasaklanmış ,savaş esirlerinin yaşama hakkı korunmuştur. Fiili savaş durumu veya bir cezanın infazı , meşrü müdafaa gibi hukuka uygunluk hallerinin  bu yasak dışında kaldığı açıktır. Zina suçu işlerken  yakalanan suçlunun  veya bir cinayet işleyen kimsenin suç mağdurlarınca öldürülmesi değil, suçlunun devlet eliyle, objektif  ve adil yargımla sonucu cezalandırması ilkesi benimsenmiştir. Bütün bunlar insan hayatına verilen değerin bir başka açıdan ifadesidir.

             İslam’ın gerek dini ve ahlaki zeminde gerekse hukuk düzeni planında  aldığı tedbirlere rağmen  bir kimsenin suç işlediği  sabit olmuşsa, o taktirde hem suçlunun cezalandırılması, hem suç mağdurunun  haklarının korunması, hemde toplum vicdanın tatmin edilip suçun tekrar işlenmesinin önlenmesine yönelik  bir cezalandırma öngürülerek hak ve hakkaniyete dayalı bir ceza adaleti benimsenmiştir. Bu yaklaşımın bir uzantısı olarak , kasten adam öldürmede , öldürülen kimsenin  yakınlarının da istemesi  şartıyla, kısasen öldürülmesi esastır  ( el- bakara 2/178-179; el-Maide 5/45 ). Kısas istenmez veya mümkün olmuyorsa  ölenin kan bedeli demek olan diyet ödenir. Hataen öldürmelerdede  kural olarak ölenin mirsaçılarına  diyet ödemesi yapılır (en-Nisa4/92). Hataen öldürmelerde suçlunun kefaret ödemekle yükümlü tutulması ise, bir yönüyle toplum yararını ,bir yönüyle de nefis terbiyesini sağlamayı amaçlar. Yakınını öldüren kimsenin ek bir cezai müeyyide olarak  o şahsın mirasından mahrum edilmesi, mirasa konma amacıyla cinayet işlenmesini başlangıçta önlemeyi hedef almaktadır.

          Kasten adam öldüren kimse dinen asi ve fasık sayılır. İslam alimleri katillin tövbesinin , Allah’ın dilemesine bağlı olarak, kabul edile bileceğini ifade ederken ,suçun günah ve ağırlığından ziyade katile, şayet kısasen öldürülmemişse  kendini ıslah edip o andan itibaren iyi bir insan olma şansını vermeyi göz önünde  bulundurmuşlardır. Katilin Allah katındaki konum ve akıbeti  ise, günahların bağışlanmasına ilişkin ayetlerin  genel ifadesinden anlaşıldığına göre  (en-Nisa 4/48, ez-zümer 39/53), tamamıyla Allah’ın dilemesine ve bağışlanmasına  kalmış bir konudur.

Tıklanma 5400 defa

BU KATEGORİDE OLAN YAZILAR | PATNOS REHBERİM


Mevlid Kandili 12 Ocak 2014 İslam'da Örtünme

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

TAVSİYE ETTİKLERİMİZ