Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 962

Bu sayfayı yazdır

3 Ayların Önemi

3 Ayların Önemi 3 Ayların Önemi www.patnosrehberim.com

ÜÇ AYLAR IN ÖNEMİ

Bizleri çok seven,esirgeyen ve bağışlayan Rabimiz;işlemiş olduğumuz günahları affetmek,yaptığımız güzel amellere kat kat sevap vermek maksadı ile bazı ayları,gün ve geceleri diğerlerinden daha faziletli kılmıştır.’’üç aylar’’ olarak bilinen Recep,Şa’ban,Ramazan ayıda faziletli aylardandır.

Üç aylar yılda bir defa kurulan ve ahret ticaretinin yapıldığı pazarlardır.istifade etmesini bilenler,bu pazardan büyük kazançlar sağlar.Ahirete yönelik amellerinidiğer vakitlere oranla artırırlar.Daha fazla kur’an okurlar,ilme daha fazla yönelirler,uykularından kısarak ilim ve tefekküre,ibadet ve Hayri hizmetlere daha fazla vakit ayırırlar.Hayırlı işlerde birbirleriyle yarış içine girerler.Böylece,bu çok sevaplı ibadet aylarından tam bir istifade ile çıkarlar.Bir

Recep ayı ekin ekme ve ziraat ayıdır.Bu ayda; oruç tutmak,tevbe etmek vs.güzel şeyler yapılır.Şa’ban ayı bakım ayıdır.Ramazan ayı ise hasat ayıdır, yani mahsulün alındığı aydır.Demek ki Recep ayı,bizi Ramazan ayına hazırlayan bir mevsiminilk adımı olan tevbe ve istiğfar ayıdır.

Recep ayının ilk Cuma gecesine Regaip gecesi denir.Yüce Allah,bu gecede,mü’minlere,ihsanlar ve ikramlar yapar.Bu geceye hürmet edenleri affeder.Bu gece yapılan dua kabul olur,namaz,oruç,sadaka gibi ibadetleresayısız sevaplar verilir.Regaib ve benzeri gecelerde ibadet,taat ve zikirle meşgül olunmalı;Kur’an-ı Kerim okunmalı,tevbe ve istiğfar edilmelidir.

RECEP AYI

tazim ve saygı anlamına gelir, îslâm öncesi Araplar Receb ayına ayrı bir ehemmiyet verirler, saygı gösterir ve şanını yüceltirlerdi. Receb ayı gelince kılıçlar kınına sokulur, oklar torbalarına yerleştirilir, derin ve kanlı husumetlerin üzerine geçici de olsa bir sükûnet örtüsü çekilirdi. Artık o gürültülü ve korkunç çöller tatlı bir huzurun baharına dalar, her taraf bir güven ve selâmet sahasına dönerdi. Öyle ki, bu ayda bir kimse babasının katiline rastlasa bile başını kaldırıp kaşına bakmazdı. Bu aya "sağır ay" denilmesi de sükûnet mevsimi olmasındandır.

Receb ayına sağır denmesinin bir başka anlamı da şöyle ifade edilir: Bu ayın bereketi hürmetine, bu ayda işlenen günah ve hataları manen bu ay duymamakta, mü'minlerin sadece ibadet ve sevaplarına şahitlik etmektedir. Böylece Cenab-ı Hak mü'min kullarının bu ayda işlemiş oldukları günahları bağışlamaktadır.

İslâmiyet gelince de Receb ayına mahsus olan saygı devam ettirildi. Bilhassa Regaib ve Mi'rac gibi tecellilerle şereflendirildi.
Resul-i Ekrem Efendimiz dualarında, “Allahım! Receb'i ve Şâban'ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan'a ulaştır” buyururlardı. (2)

Receb'e, “recm ayı” da denir. Buna göre, mü'minlerin eziyet ve zahmet vermemesi için şeytanlar bu ayda taşlanır, kovulup uzaklaştırılır.
Receb kelimesindeki “R” Allah'ın rahmetine, “C” Allah'ın cömertliğine ve yardımına, “B” ise Allah'ın birrine (iyilik ve ihsanına) işaret eder.
Receb ayına “mutahhar” denmesinin sebebi, bu ayı oruçlu geçirenlerin günah ve hatalarından temizlenip paklanmasıdır. Receb ayının Peygamberler tarihinde ayrı bir yeri vardır. Meselâ, Nuh Aleyhisselâm ve kavmi Receb ayında gemiye binmiş ve tufandan kurtulmuşlardır.

Receb ayı Hicrî ayların yedincisi ve Ramazan'dan iki ay öncesidir. Fazileti bakımından ayrı bir yeri vardır. Regaib ve Mi'rac gibi mübarek geceleri içinde bulundurması faziletini daha da arttırmaktadır. Ayrıca, Kur'ân'da haram ayları olarak geçen dört aydan birisi olması, Müslüman kalblerdeki yerini bir kat daha daha artırmıştır.

Receb ayı, “üç aylar” olarak bilinen mübarek bir mevsimin ilk ayıdır. Bu aylara “çok sevaplı ibadet ayları” diyen Bediüzzaman, onların kazandırdıkları sevap ve mükâfatlar bakımından, mü'minlerin önünde nasıl bir kademeli yükseliş vesilesi olduklarına şöyle işaret eder:

ŞA’BAN AYI

Şâban ayı içinde Berât gecesi vardır. Berât gecesi, Şâban ayının on beşinci gecesidir. Allahü teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, herşeyi takdir etti, diledi. Bunlardan bir yıl içinde olacak herşeyi, bu gece meleklere bildirir. Kur’ân-ı kerîm, Levhilmahfûza bu gece indi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bu gece, çok ibâdet ve duâ ederdi. 

Şâban, Ramazana hazırlık ayıdır. Hadîs-i şerîfte; “Ayların en sevgilisi, Ramazana kavuşturan Şâban ayıdır” ve “Şâban ayına, şâban denmesi, onda Ramazan için büyük hayırların teş’üb etmesi (dağılması); Ramazan ayına ramazan denmesi, bu ayda günahların yanması sebebiyledir.” buyruldu.

Allahü teâlâ, Şâban ayını, Resûlullah sallallahü aleyhi ve selleme mahsus bir ay kılmıştır. Şâban ayının üstünlüklerinden biri de budur. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Şâban benim ayım; Receb, Allahü teâlânın ayı; Ramazan da benim ümmetimin ayıdır. Şâban günahlara keffâret ayı, Ramazan ise günahların temizleyici ayıdır.” buyurdu. Şâban; hayırların açıldığı, bereketlerin indiği, hatâların terk olunduğu, günahların örtüldüğü bir aydır.

Bu ayda Peygamber efendimize çok salevât-ı şerîfe getirilir. Şâban ayı, Peygamberimize salevât ayıdır. Nitekim, Allahü teâlâ, Ahzab sûresi 56’ncı âyetinde meâlen; “Elbette ki, Allahü teâlâ ve melekleri, peygamberi üzerine salât ederler. Ey îmân edenler! Siz de O’na salât ve selâm okuyun.” buyuruyor. Salât, Allahü teâlâdan rahmet, meleklerden şefâat ve istiğfar, müminlerden duâ, senâ (övme)dir. (Bkz. Salevât)

Resûlullah efendimiz Şâban ayını oruç tutarak geçirirdi. Nâfile oruçlarının en üstünü hangisidir? sorusuna cevap olarak: “Oruçların en üstünü, Ramazân-ı şerîfe tâzim ve hürmet için Şâban ayında tutulan oruçtur.” buyurdu. Hanımları hazret-i Âişe vâlidemiz tarafından, Şâban ayında devamlı oruçlu görülüp hikmeti sorulduğunda, buyurdu ki: “Yâ Âişe! Şâban öyle bir aydır ki, o senenin içinde ölecek kimsenin isimleri deftere yazılıp, melekülmevte (can alıcı meleğe) teslim olunur. Ben, ancak oruçlu bulunduğum halde ismimin deftere geçirilmesini arzu ederim.” buyurarak cevap verdiler.

Müslümanlar, Şâban ayını, gafletten uzak olarak, günahlardan temizlenme ve geçmişte işlemiş oldukları günahlara tövbe ve istiğfâr ederek, Ramazan ayını karşılamak için fırsat ve ganîmet bilirler. Bir ay evvelden başlayarak Ramazana hazırlık yaparlar. Bu ayın sâhibi olan Muhammed aleyhisselâm vâsıtasıyla Allahü teâlâya kavuşmaya çalışırlar. Şâban, Receb ile Ramazanı birleştiren köprü gibidir. Geçen günlerden ibret alınır, bugünkü gün ganîmet bilinir, yarın ise tehlikelidir.

Şâban ayının faziletini, üstünlüğünü bildiren diğer hadîs-i şerîflerde buyruldu ki:

Şâban, Receb ile Ramazan ayları arasındabir aydır. İnsanlar bundan gâfildir. Halbuki Şâban ayında kulların ameli Allahü teâlânın dergâhına çıkarılır. Ben Şâbanda oruçlu olduğum halde amelimin çıkarılmasını arzu ederim.

Receb ayının diğer aylara üstünlüğü, Kur’ân-ı kerîmin diğer kitaplara üstünlüğü gibidir. Şâbanın diğer aylardan üstünlüğü, benim diğer peygamberlerden üstünlüğüm gibidir. Ramazanın diğer aylarda üstünlüğü, Allahü teâlânın diğer insanlar üzerine üstünlüğü gibidir.

Şâbanın on beşinci gecesinde Allahü teâlânın kulları üzerine rahmeti zuhûr edip müminleri mağfiret eder, bağışlar. Kâfirlere ise mühlet verir. Kin ve hased sâhibi olanları bu sıfatlarını terk edinceye kadar kendi hâllerinde bırakıR.

RAMAZAN AYI

Ramazan Ayı, Allah Teâlâ'nın müminlere büyük bir ihsanıdır. Çünkü ramazan ayı; Kur'an, oruç, iyilik ve güzellik ayıdır. Tövbelerin, duaların, hayır ve hasenatın kabul olunduğu mübarek bir aydır.

Ramazan, kelime olarak yüksek dereceli sıcaklık veya güneşin şiddetli hararetiyle yerin ve taşların ısınması ve kızması anlamlarına gelmektedir. Bu ayda, tutulan orucun verdiği açlık ve susuzlukla yanma veya oruçla günahların yanıp silinmesinden dolayı yakma anlamı ile ilgili olarak Ramazan adı verilmiştir.

Bazı âlimlere göre ise; ramazan, Yüce Allah'ın isimlerinden biridir ki, Allah'ın af ve mağfiretiyle günahların yanıp yok olması demektir.[1]

Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde adı geçen ramazan, İslâm takviminin dokuzuncu ayıdır. Ramazan ayı, eşsiz faziletlerle dolu çok şerefli bir aydır. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir.

Ramazan ayı ki; Yüce Rabbimizin bir Hadis-i Kudsi'de:

إَِّ الصَّوْمَ فَإِنَّهُ لِى وَأنَا أَجْزِى بِهِ يَدَعُ شَهْوَتَهُ وَطَعَامَهُ مِنْ أَجْلِي

"Oruç benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti”[2] buyurmuştur ve oruç, bu ayda tutulmak üzere farz kılınmıştır.

Ramazan ayı ki; oruç tutan, ibadet ve taatta bulunan, hayır ve hasenat yapan, tevbe ve istiğfarda bulunan müminler için rahmet ve mağfiret ayıdır.

Ramazan ayı ki; orucu, iftarı, sahuru, teravihi, cemaatle dolan camileri, dinlenen vaazları ve okunan mukabeleleri ile kurtuluş ayıdır.

Ramazan ayı, Kur'an-ı Kerim ayıdır. Kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur'an-ı Kerim, bu ay içerisinde bulunan Kadir Gece'sinde indirilmeye başlanmıştır.

Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَفَلْيَصُمْهُ

''Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin'' [3]

Ayet-i Kerime'de Ramazan ayında indirildiği bildirilen Kur'an-ı Kerim, son ilâhî kitaptır ve Allah'ın son kelamıdır. O, bir kanundur, hükümleri Kıyamet'e kadar devam edecektir. Kur'an-ı Kerim insanlığı iyiye, güzele, doğruya götürecek olan tek hayat kaynağıdır.

Yüce Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler."

"Ey insanlar! Size Rabbi'nizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, mü'minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir."

"Biz Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için bir şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırırç"

Ramazan ayı, oruç ayıdır. Allah Teâlâ, mü'minlere bu ayda oruç tutmayı emretmiştir, yani farz kılmıştır. Yüce Mevla'mız, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

"Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruç tutmak suretiyle kötülüklerden korunursunuz.


"... içinizden kim Ramazan ayına erişirse, orucunu tutsun..." [5]

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:


إِذَا دَخَلَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ، وَسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ

 

"Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."[6]

Hz. Peygamber (s.a.s.) başka bir hadis-i şeriflerinde ise Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'nin anlattığına göre şöyle buyurmuşlardır:

 

كَانَ رَسولُ اللّهِ يُرَغِّبُهُمْ في قِيَامِ رَمَضَانَ مِنْ غَيْرِ أنْ يَأمُرَهُمْ بِعَزِيمَةٍ فَيَقُولُ: مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إيمَاناً وَاحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

 

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksatla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla (teravih) ihya ederse geçmiş günahları affedilir." [7]

Görülüyor ki; Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu bu ay mü'minler için oruç ayıdır. Bu sebeple, Müslüman bu ayda orucunu tutacaktır. Zira, oruç sadece aç ve susuz kalmak değil, kalbin Allah'a açılması hayata Allah'ın emrettiği şekilde bakılmasıdır.

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de ve Rasûlullah (s.a.s.) Efendimizin dilinde övülen Ramazan ayı; İlâhî rahmet ve mağfiretin zirveye ulaştığı ve oluk oluk aktığı bir aydır. Kalbimizi ve bütün organlarımızı kötülüklerden kurtarmak ve ibadetlerle Cenab-ı Allah'ın sonsuz rahmet ve mağfiretine erişmek için, bu ay kaçınılmaz bir fırsattır. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِساباً ، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذنْبِهِ

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."[8]

Daha önceki peygamberlere ve ümmetlerine verilmeyen faziletler ve güzel meziyetler Ramazan ayında bizim Peygamberimize ve biz ümmetine verilmiştir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde ümmetine verilen beş şeyden bahsederek şöyle buyurmuştur:

" Ümmetime ramazan da beş şey verilmiştir ki bunlar benden önceki hiç bir peygambere verilmemiştir:

1- Ramazan ayının ilk gecesi olunca Allah Teâlâ ümmetime (rahmet bakışıyla) bakar. Allah her kime (rahmet bakışıyla) bakarsa, ona ebedî olarak azap etmez.

2- Akşamladıklarında ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzel olur.

3- Melekler her gün ve gece onlara istiğfar ederler, Allah'tan bağışlanmalarını dilerler.

4- Allah teâlâ cennetine emredip: "Kullarım için hazırlanıp süslen. Onların dünya meşakkatlerinden kurtulup, benim yurduma ve ihsanıma istirahat için gelmeleri yaklaştı." buyurur.

5- Gecenin sonu olunca, Allah (c.c.) hepsini bağışlar. Orada bulunanlardan biri:

"- O gece Kadir gecesi midir?" deyince:

Hayır, çalışanları görmüyor musun? Onlar çalışıp işlerini bitirince kendilerine ücretleri tam olarak ödenir."[9] Buyurdu.

Ramazan ayına kavuşup da, o ayı Allah'ın razı olacağı şekilde geçirenleri Rabbimiz af ve mağfiret edecektir. O halde; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem ateşinden kurtuluşa vesile olan Ramazan ayını en iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmalıyız.

Cennet kapılarının açılıp, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu Ramazan ayında, ihlas ve samimiyetle oruç tutan mü'minlerin varacağı yer Cennet'tir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), şöyle müjdelemiştir:

إنَّ فِي الجَنَّةَ بَاباً يُقَالُ لهُ الرَّيَّانُ َ يَدخُلُهُ إَّ الصَّائِمُونَ ، فَإِذَا دَخَلُوا أُغْلِقَ فََ يَدْخُلُ مِنْهُ أَحَدٌ

"Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." [10]

Ashab-ı Kiram'dan Ebû Ümame (r.a.):

 

قُلْتُ يَا رَسُولُ اللّهِ: مُرْنِي بِأَمْرِ يَنْفَعُنِي اللّهُ تَعَالَى بِهِ، فَقَالَ : عَلَيْكَ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ عَدْلَ لهُ

 

" Ey Allah'ın Resûlü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfatlandırsın."

"Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur." [11]

Görüldüğü gibi; oruç, mü'minleri cennete götürecek bir ibadettir. Öyleyse, oruçlarımızı her türlü noksanlıktan uzak olarak, tam bir samimiyetle tutalım ve bu büyük müjdelere nail olmaya çalışalım!..

Üç ayların milletimize,İslam alemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ederek üç aylarla ilgili peygamberimizin şu hadis-i şerifiyle bitirmek istiyorum:

‘Allahım!Recep ve Şa’ban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’alaştır’

Tıklanma 8972 defa

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

SON EKLENEN DİĞER HABERLER | PATNOS HABERLERİ